Muhteşem Yüzyıl – Şehzade Mustafa’nın İnfazı
Malumunuz üzere Cumhuriyet döneminden bu yana Osmanlı Tarihi hep çarpıtılarak, üzerinde oynanarak ve büyük iftiralara maruz kalarak anlatılmıştır. Bunun günümüzdeki bir tezahürü ise Tims Yapım Şiketi’ne ait olan “Muhteşem Yüzyıl” dizisidir. Bir çok tarihçi ve münevverler tarafından bu yapıt hakkında yorumlar ve uzun uzun mülakatlar yapılmış ve dizideki bir çok hatayı sizinle sayfamızda paylaşmıştık.
Yaz sezonu ile sezon finali yapan dizi yeni dönemde işleyeceği çok önemli bir meseleye, dizideki yanlış değerlendirme ve çarptırma olasılıklarını göz önünde bulundurarak bir ön malumat olması hasebi ile, dizide yalan yanlış anlatılmadan doğrusunu bildirerek bir ikaz mahiyetinde değinmek istiyoruz. Bu meselelerin en başta geleni “Şehzade Mustafa’nın boğdurulması” ve Haseki Hürrem Sultanın bu meselede rolü olup olmaması bahsini bu yazımızda kısaca işleyeceğiz.
Devlet-i Muhammediyye al-i Osmaniyyenin selameti ve bekası için ve olası bir isyan (ihtilal) neticesinde binlerce kişinin ölmesi ve iç karışıklığa sebep olup devletin zarar görmesi hasebi ile padişahların evlatlarını ve kardeşlerini feda ettiği bir vakıada Şehzade Mustafa’nın boğdurulmasıdır.
Şehzade Mustafa her ne kadar isyan etmemiş olsa bile isyan ihtimali sabit olması ile boğdurulmuştur. Şimdi sebepleri sıralayalım;
- O dönem de hanedan için sakal bırakmak hükümdarlık alameti olup, şehzadelerin sakal uzatması yasak olduğu halde Şehzade Mustafa sakal bırakmıştır.
- Şehzade Mustafa dönemin diğer büyük güçlerinden biri olan İran Şahı ile henüz Kanuni Sultan Süleyman hükümdar olduğu halde mektuplaşmıştır.
- Şehzade Mustafa henüz babası Kanuni Sultan Süleyman hayatta olduğu halde, ” Şah Sultan Mustafa bin Süleyman el-Muzaffer daima” şeklinde tuğra çektirip, kullanmıştır.
- Askerler arasında ilerleyen yaşı hasebi ile nikris hastalığı başlayan Kanuni Sultan Süleyman hakkında, Nahcivan seferine bizzat gidememiş olması hasebi ile “artık kendisinin yaşlandığı, yürüyemediği ve yerini Şehzade Mustafa’yı bırakacağı” dedikoduları ayyuka çıkmıştır.
Bu başlıca saydığımız sebepler ve benzerleri hasebi ile yapılan tahkikat neticesinde “Kendisi harekete geçmese bile, asker onun namına bir isyan çıkaracak” kararı neticesinde Şehzade Mustafa boğdurulmuştur.
Burada izahını elzem gördüğümüz bir husus ise, mesele Şehzade Mustafa’yı padişah yapmamak değil, zira zaten kendisi veliaht şehzade idi, burada mesele asker ve halk arasında henüz Kanuni Sultan Süleyman sağ iken Şehzade Mustafa’nın padişah olması hususunda ittifak olmamasıdır. Zira bir kısım asker her ne kadar Şehzade Mustafa’yı hükümdarlığa getirmek arzusunda oldukları gibi bir kısım asker ise kendisiyle 13 defa Rumeli’ye sefere gittikleri, kahramanca seferden sefere koştukları padişahları Kanuni Sultan Süleyman henüz sağ iken ondan hükümdarlığın alınmasına karşı görüşteydi. Bu durumda Şehzade Mustafa’nın padişah olması ile binlerce kişinin öleceği kaçınılmazdı ve netice itibarı ile bir mecelle kanunu olan “genel halkın huzuru, salahiyeti ve daha büyük kayıplardansa, daha az kayıpları tercih edip, halkın huzurunu bozmamak” gerekçesi ile Şehzade Mustafa’nın boğdurulması ile büyük bir ihtilal önlenmiş ve Devleti Aliye’nin selameti sağlanmıştır.
Peki gelelim Cumhuriyet tarihi boyunca ve bilhassa “Muhteşem Yüzyıl”da da işlenen hain kadın Hürrem Sultan yalanına ve Şehzade Mustafa’yı Hürrem Sultan öldürttü iftirasına. Bunu hem meselemiz ile alakalı bir misal ile anlatalım;
Seferden sefere koşarak ömrünü İslam’a hizmete tayin etmiş olan Kanuni Sultan Süleyman Han Hazretleri ilerleyen yaşı hasebi ile nikris hastalığına yakalanmıştı ve bir ayağında topallama başlamış ve Tam bu sıralarda İran Şahına karşı sefer ilan edilmişti. Kanuni Sultan Süleyman hastalığı sebebi ile sefere bizzat katılmadı. Bunun üzerine Haseki Hürrem Sultan eşi Sultan Süleyman’a gelip “Şah’a karşı şah gerek! Siz gitmeliydiniz, aksi takdirde askerler bu desiselere kapılıp, siz artık ihtiyarladınız diye evlatlarınızdan birisini padişah ilan ederler” demesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman harekete geçer. Hal böyle iken şayet Hürrem Sultan şehzade Mustafa’nın boğdurulmasını arzu etmiş olsaydı, Sultan Süleyman’ı bu şekilde uyarmaz ve askerin Mustafa’yı padişah ilan etmesini ve neticesinde bu bir isyan olması hasebi ile Sultan Süleyman’ın Mustafa’yı boğdurmasına izin verirdi. Halbuki Hürrem Sultan, Sultan Süleyman’ı bu sefere katılmasına teşvik ederek bunu önlemek istemiştir!
Şehzade Mustafa’nın sakal bırakması ve İran Şahı ile mektuplaşması haberlerinin de aynı döneme tevafuk etmesi hasebi ile Kanuni bir tahkikat yaptırır. Tahkikat neticesinde “Şehzade Mustafa kendisi bunu arzu etmese bile, asker onun namına bir isyan çıkaracak ve sizi devirip onu hükümdar yapacaklar” haberi neticesi ile Şehzade Mustafa boğdurulmuştur.
Gelelim Rüstem Paşa’ya; Hürrem Sultan ile ittifak edip Şehzade Mustafa’yı boğdurmuş olsalardı, Rüstem Paşa; Hürrem Sultan ile bir olduğu halde, Kanuni’nin Hürrem Sultan’dan olan Şehzadesi Bayezit için isyanı sonucunda “Boğdurulması gerek” fikrini verir miydi? Elbette hayır.
Gördüğümüz üzere Haseki Hürrem Sultan Devleti Aliye’nin menfaati için eşini doğruya teşvik etmiş ve ona bu denli güzel akıl vermiştir, Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi ise tamamen tahkikatlar, araştırmalar ve raporlar üzerinedir. Buna rağmen Hürrem Sultan’a bu denli iftira etmek, son derece nahak ve yersizdir!
Etiketler:hürrem sultan, muhteşem yüzyıl, şehzade katli, şehzade mustafa'nın katli