Ramazan-ı Şerif Geldi! “Hoş Geldi” Diyebiliyor muyuz?
Bütün hamdler noksan sıfatlardan münezzeh, kemal sıfatlar ile muttasıf olan, Kur’an-ı Kerim’in de “Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri cami olup hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’an-ı Azîm nâzil olmuştur. İmdi sizden Ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun.” [1] buyurduğu bu mübarek aya bizleri kavuşturan Mevla Teala Hazretlerine mahsustur.
Salat ve selam ise “Her kim Ramazan ayının gelmesi ile sevinir ve ferahlanır ise, Allah onun vücudunu Cehenneme haram kılar.” buyuran Efendimiz Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in, onun al’i ve ashabının üzerine olsun.
Yaz sıcaklarının en yoğun bir şekilde yaşandığı, tesettür farzının ihlalinin en had safhaya çıktığı, tatil dönemi olmasıyla alkol tüketiminin arttığı böylesine bir dönemde Ramazan ayına kavuşmuş bulunmaktayız.
Bu fuhuşatı niçin sıraladınız diye düşündüğünüzü tahmin ediyorum… Şöyle ki nasıl bu çirkin işlerle meşgul olanlar bu içerisinde bulundukları yaz dönemi ve tatil dolayısıyla bu çirkinliklerin de zirve yapıyorlarsa, elbette bundan alınacak bir çok ibret vardır.
Öz kimliğini kaybetmiş, yaşayışında, giyinişinde ve hal- harekatında Avrupa mukallidi olmuş ve gaflet denizinde yüzenler nasıl dönemine göre dozajı artırıyorlar ise, bizlerde bu ibadet, mağfiret ve rahmetin bol olduğu feyiz ve bereket güneşinin Müslümanları kasıp kavurduğu bu dönem de ibadeti, takvayı, istiğfarları, sünnetleri ve müstehabları artırmalı, nasıl bir takım kimseler üşenmiyor sıkılmıyorlar ise bizler de üşenmemeli ve azmimizi kaybetmemeliyiz.
Bu rahmetin, bereketin ve mağfiretin arttığına, Rabbimiz Mevle Teala’nın merhametine ve bizlere sunduğu kolaylıklara bir misalen; Efendimiz Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;
“Her kim Ramazan ayının gelmesi ile sevinir ve ferahlanır ise, Allah onun vücudunu Cehenneme haram kılar.”
Sadece sevgi, sadece kalp ile ferahlanma, sevinme, samimiyet ve neticesinde Cehennemden kurtuluş. İnsan kendini “Aman Ya Rabbi! Bu ne büyük nimet, bu ne büyük kolaylık, bu ne güzel din” demekten alıkoyamıyor.
Bir diğer Hadis-i Şerif’de ise;
“Her kim inanarak ve sevabını ancak Allah’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmişte işlediği günahlar affolunur”
Buhari bu Hadis-i Şerif’in bir benzerini ise şöyle nakleder;
“Her kim inanarak ve sevabını ancak Allah’dan bekleyerek Ramazan’da kıyam ederse (Teravih namazı), geçmişte işlediği günahlar affolunur”
Bu münasebet ile evvela “havalar sıcak”, “işim ağır”, oruca mani bir hastalığı olmadığı halde “ben hastayım” bahanelerini bir kenara bırakalım ve orucumuzu ihmal etmeyelim. Unutmamalı ki Mevla Teala’nın bizim ne namazımıza, ne orucumuza ihtiyacı yok! Bu ibadetlere bizim ihtiyacımız var ve bizi bekleyen bir ahiret hayatı var.
Son olarak ise “Teravih namazı diye bir namaz yoktur” veya “Belirli bir rekatı yoktur” diyen zevata aldanmayalım, hassaten yavrularımızı teşvik ederek teravih namazlarını cemaat ile eda edelim ve Ramazan’ı Şerif’in şikayetinden kurtulup, Mevla Tealanın izni ile şefaatine nail olalım.
Bu münasebet ile Medresetül Mahmudiyye ekibi olarak on bir ayın sultanı olan Ramazan’ı Şerifinizi tebrik eder ve bütün İslam alemine hayır getirmesini temenni ederiz…
[1] Bakara 185
Etiketler:oruç, ramaza, ramazan tebrik, teravih