Cemaat Kandilleri Nasıl İhya Eder?
Bu sual hem ilginizi çekmiş hemde kafanızı karıştırmış olabilir, lakin birazdan bu sualin cevabını okuyacaksınız. İslam’a hizmet diye çalgılı çengili konserler düzenleyen bu güruh bu seferde Emel Sayın konseri ile miraç gecesi programı düzenledi.
16 Haziran Cumartesi gününü Pazar’a bağlayan gece Mir’ac Kandiliydi işte bu mübarek gece dolayısıyla “cemaat” tarafından düzenlenen bu ihya programının ayrıntılarını M. Şevket Eygi’den dinliyoruz;
16 Haziran Cumartesi gününü Pazar’a bağlayan gece Mir’ac Kandiliydi. Kadim dostlarımdan Osman bey, “Kandil gecesi kapalı bir spor salonunda dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş cemaat okulları öğrencileri naatlar okuyacaklar, siz de davetlisiniz, gelir misiniz?” diye sordu. “Şu sıralarda hâlim vaktim yok ama konu çok enteresan, inşallah gelirim. Belki bir saat seyrettikten ve dinledikten sonra giderim” dedim.
Evet, Mir’ac Kandili’nde Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’ndaydım. Hayatım boyunca benzerini görmediğimi çok enteresan ve ibretlik bir kandil gecesi yaşadım. İzninizle çok açık seçik ve objektif şekilde anlatayım.
1. Salona girdiğimizde sahnedeki büyük ekranda Başbakan “Artık bu hasret bitsin” sözleriyle Hocaefendi’yi Türkiye’ye davet ediyordu. Ardından Hocaefendi gösterildi, gelmeyeceğini beyan etti, bir ara ağladı; “Dünyada bir dikili ağacım yoktur” dedi.
2. Salonu da anlatayım: Gayet büyük, kapalı bir salon. Sahnenin sağında alafranga bir orkestra var. Solunda, çoğu kızlardan oluşan bir koro grubu, kızların bazısının başları örtülü, bazısının açıktı. Orkestranın ve koronun şefleri vardı.
3. Bendeniz salona girince bir kenara ilişmek istedim. “Olmaz, sizin yeriniz hazırlandı” dediler, ön sıranın ortalarında bir yere oturttular.
4. Sahnenin sağında solunda Mekke, Medine resimleri perdeye aksettiriliyordu. Programın ortasından sonra Atatürk’ün el yazılı bir metni yer aldı. Yazıları okuyamadım.
5. Millî kıyafetlerini giymiş Nijeryalı bir öğrenci ile Sudanlı bir kız sık sık sahneye çıkarak Resulullâh Efendimizi (Salât ve selâm olsun ona) öven kısa sözler söylediler.
6. Başında kırmızı fes, sırtında cellâba olan Faslı bir öğrenci Kur’ân-ı Kerim tilâvet etti. Tilâvet bittikten sonra Fatiha demedi, salon alkışladı.
7. İlk parça Bediüzzaman’ın “Faniyim fâni olanı istemem / Acizim aciz olanı istemem” sözlerinin bestelenmiş ve müziğe ayarlanmış parçasıydı. (Beste: Ersin Yıldız. Solist: Muhammed Awais).
8. Bunun ardından M. Fethullah Gülen’in Bülent Kars tarafından bestelenmiş, solisti Ruslan Annamamedov olan “Gönlümün Sultanı” manzumesi müzik eşliğinde okundu.
9. Bundan sonra okunan naat da Hocaefendi’ye aitti. Beste: Ertuğrul Erkişi. Koro okudu. “Yine diller deme geldi şükranla bu gece / Esti bâd-ı saba revh u reyhânla bu gece!”
10. Ardından cennet mekân Sultan 3. Murat Han Hazretlerinin “Uyan ey gözlerim, gafletten uyan / Uyan, uykusu çok gözlerim uyan” ilâhisi koro tarafından terennüm edildi. Bestesi: Santurî Ali Ufkî Bey.
11. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Tevfiznâmesinden “Hak şerleri hayreyler, ârif anı seyreyler…” koro tarafından terennüm edildi. Beste: Ersin Yıldız.
12. Güftesi Yunus Emre’nin olan “Hak yarattı âlemi, aşkına Muhammed’in…” ilâhisi. Beste: Savni Özer.
13. Yine Hocaefendi’nin “Medine’nin Gülü” başlıklı şiiri koro tarafından okundu.
14. “Selâm sana ey Mustafa! / Ya nebî selâm aleyke ya Resul aleyke.” Okuyan: Patton Otlivio Latuperissia.
15. Ali Ulvi Kurucu’nun “Ruhum sana âşık, sana hayrandır Efendim! / Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim!” manzumesi müzik eşliğinde okundu.
16. Itrî’nin “Sayesi düşmez yere” parçası. Okuyan: Sohruh Yunusov.
17. Söz ve bestesi Selami Şahin’in “İki elim kanda olsa gelirim, yeter ki sen beni çağır efendim” eseri, Selbi İlyasova tarafından okundu.
18. Bu madde çok önemli. Salon alkıştan inledi, yer yerinden oynadı. Pek hoşuma gitmedi, ıslık sesleri de yükseldi. Sahneye meşhur ses sanatkârı Emel Sayın çıktı. Üzerinde mavi tülden bol bir tuvalet vardı. Semâ Sultanova ile düet yaptılar. Refik Yıldız’ın “Tomurcuklar açıyorken, başaklar bağlanmışken / Titredim efendim, seni andım dün gece” parçası okundu. Emel Sayın sahneye çıktığında ve ayrılırken hararetle, uzun müddet alkışlandı. Sanki o büyük salonda alkış kasırgaları esiyordu.
19. Bu parça gerçekten çok önemliydi. Şehîd-i Muhterem Erbilli Es’ad Efendi Hazretlerinin “Ateş” redifli gazelinden iki beyit: “Tecella-yı cemâlinden Habibim nev-bahar ateş / Gül ateş, bülbül ateş, sünbül ateş, hâk u har ateş” Solist: Sara Galid.
20. Koro, Arapça “Ya İmam er-Rüsûlü” neşîdesini müzikle birlikte terennüm etti.
21. Sultanahmet Camii’nin banisi dindar padişah ve halife Birinci Ahmet Han Hazretlerinin “N’ola tacım gibi başımda götürsem daim / Kademi resmini ol Hazreti Şâh-ı Rüsulün”… Müzik: Ersin Yıldız. Solist: Selbi İlyasova.
22. Yunus Emre’nin bir ilâhîsini koro okudu.
23. Hocaefendi’nin “Gönül seni bulmuş ise, başkasını arar mı hiç? / Ateşine yanmış ise başka nara yanar mı hiç?”. Koro okudu.
24. Hocaefendi’yle Ertuğrul Erkişi’nin müşterek eseri “Aç açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun / İnançla gelin, insana sevgi duy.” Solist: Ertuğrul Erkişi.
25. Mürşid-i Kâmil Alvarlı Efe Hazretlerinin, “Ey dîde, nedir uyku gel uyan gecelerde” mısraı ile başlayan ilâhisi koro tarafından okundu.
26. Hocaefendi’nin, “İnsanlığın Efendisi” şiiri. Solist: Faruhi Mahmad Şarif.
27. Alvarlı Hazretlerinin, “Sen Mevlâyı sevende, Mevlâ seni sevmez mi?” parçası Ruslan Annamammedov tarafından terennüm edildi.
28. Naatlar okunurken civardaki camilerden akşam ezanları okunmuştur ama, o müziğin ve o terennümâtın, o alkışların içinde duyulmadı. Program devam ederken namazı kaçırmamak için spor salonunun mescidine gittim. İçeride bir cemaat vardı. Önlerindeki imamın başı açık olduğu için ona uymadım. Daha sonra başı takkeli bir imam ardında yeni bir cemaat oluştu. Onlara katıldım.
29. Artık program bitmişti. Ödül dağıtımı faslı başladı. Kitap okuyup, tahlil yapan birtakım gençlere ödüller verildi. Sahneye Prof. Hayrettin Karaman davet edildi… Eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç… Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Prof Bekir Topaloğlu ve başka ilahiyatçı akademisyenler…
30. Programın sonunu beklemedim… Böyle bir Mir’ac Kandili, böyle bir gösteri yaşamak benim için gerçekten gayet ilginç olmuştu. Ayrıldım…
31. Daha sonra Hayrettin Karaman bir konuşma yapmış, gösterilenden sitayişle bahs etmiş, çok mutlu olduğunu söylemiş. Tayyar Altıkulaç da aynı mealde konuşmuş.
32. Sahneye çıkan ilâhiyat profesörleri, eski diyanet reisleri, dikkat ettim çok neşeli, memnun ve mesrur idiler. Orkestra, Emel Sayın onları mest etmişti…
33. Mübarek bir Mir’ac Kandili’nde sahnede kadın-erkek karışık, sahnedeki bazı kızların başları açık, orkestra eşliğinde bir naat gösterisi yapılması şeriata uygun mudur bu konuyu burada tartışmayacağım.
34. Salondaki halk da kadın-erkek karışık oturmuştu.
35. İslâm Şeriatı bilhassa genç kadın ve kızların, erkekler huzurunda, dinî mahiyette de olsa gösteri yapmalarını uygun görmez. Kadın sesi namahrem erkeklere haramdır. Osmanlı tarihinde ilk defa bir kadın Mütareke yıllarında (1919-22) Kadıköy’de bir tiyatroda sahneye çıkınca polis tiyatroyu basmış ve müdürünü, piyesin yazarını tutuklamıştı.
36. Ertesi gün Zaman gazetesinde bu müzikal naat gösterisi hakkında sitayişkâr yayın yapılmış. Ben okumadım, Hocaefendi’nin de anlattığım Mi’rac Kandili kutlamasını beğendiğini, övdüğünü söylediler.
Dikkat buyrulduysa yazımda hüküm cümlesi kullanmadım. Gördüklerimi, şahit olduklarımı objektif olarak kaleme aldım.
Gerçekten çok enteresan, orkestralı, Emel Sayın’lı bir kandil gecesi yaşamıştım…
26.06.2012
Etiketler:fethullah gülen, miraç