Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Makaleler


İsmailağa Cemaati Hakkında Merak Ettikleriniz

İSMAİLAĞA CEMAATİ HAKKINDA MERAK EDİLENLER

İstanbul Fatih’teki Çarşamba semtine bir vesile ile gelip de, İsmailağa Camiinde kılınan bir vakit namazında veya semt sokaklarında Osmanlı’yı hatırlamamak ve hayran kalmamak mümkün değildir. İsmailağa Cami emekli imam hatibi ve Nakşibendi tarikatının 36. altın zincir halkası olan Mahmud Ustaosmanoğlu ağır şartlar altında büyük bir gayret ile İslam’a ve Kuran’a verdiği hizmet bütün İslam âlemi tarafından takdir ve tebrik görerek bilinmektedir. Dünyaca maruf olan âlimlerin ve velilerin Mahmud Efendi hazretlerine hayranlığı ve müridanının ilme olan gayreti vesilesi ile halkın cemaate olan merakı ve hayranlığı; ”İsmailağa Cemaati nedir?“ “İsmailağa Cemaatine nasıl girerim?” “Kılık kıyafet zorunluluğu var mı?” “Efendi Hazretleri demek caiz midir?” “Ders nedir bende alabilir miyim?” “İhvan nasıl olunur?”  “Ne kadar ücret ödemeliyim?” gibi bazı soruları beraberinde getiriyor.

Bu Makalelerimiz de bu suallere cevap vereceğiz…

İSMAİLAĞA CEMAATİ NEDİR?

Öncelikle İsmailağa Camii Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bir camii olup ve dolayısıyla bütün Müslümanlara açık olan bir camiidir. Mahmud Efendi Hazretleri ve müritlerinin “İsmailağa Cemaati” olarak bilinmesi ise; Nakşibendi tarikatının 36. altın zincir halkası olan Mahmud Ustaosmanoğlu’nun İsmailağa Camii’nin 1954-1996 yılları arasın da imamlığını yapmış emekli imam hatibidir. Bu vesile ile irşat vazifelerini ve hizmetlerini burada yapmış olması ile Nakşibendi tarikatının Halidiyye kolu olan cemaat bu isim ile bilinmektedir.

İsmailağa cemaati özünde tasavvufi bir cemaat olup, tasavvufu ise ilim kanadı ile süslemiş çift kanatla ilerleyen bir cemaattir. Önemle belirtmek gerekir ki cemaatin hiçbir siyasi parti ile alakası yoktur. Tamamen gönüllü, dünyevi menfaat beklemeyen ve hak yoluna gönül vermiş kişilerden oluşur.

Cemaatin lideri Mahmud Ustaosmanoğlu’dur. Cemaat arasında “Efendi Hazretleri” veya “Mahmud Efendi” olarak bilinir. Kendisi altın silsilenin 35. altın halkası olan Osmanlı dersiamlarından Ahıska’lı Ali Haydar Efendi’nin 1960 yılındaki vefatı ile yine Ali Haydar Efendi’nin vasiyeti ve manevi işaretler üzerine Nakşibendi Tarikatı ve Halidiyye kolunun bu silsilesinin 36. altın halkası olmuştur. Mahmud Efendi Hazretleri (kuddise sirruhu) şeriata, ilme ve tasavvufa hassasiyeti ve sünnet-i seniyye’nin ihyası hususun da gayretleri ile bütün İslam âleminin dikkatini çekmiş, takdir ve tebriklerini almıştır. Hal ile kal, söyledikleri ile yaşadıklarının arasını cem etme münasebetiyle, en zor şartlar da bile İslam’ı tebliğ ve irşat etmesi, şer-i ilimleri ihya etmesi ve bu hizmetleri yüzyılın başında yapmış olması ve Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah’ü Teala Hazretleri’nin her asrın başında bu ümmetin dinini yenileyecek bir zat göndereceğini beyan etmiş  olması vb. bir çok husus gösterir ki kendisi muteber ehli sünnet ulemasının da ittifakı ile hicri 15. miladi ise 21. asrın müceddididir.

Daha öncede zikrettiğimiz gibi İsmailağa Camiinin kapısı bütün Müslümanlara açıktır ve cemaatin ekserisinin Sünnet-i Seniyyelere olan ittibasından dolayı cübbeli ve şalvarlı olmaları sebebi ile “Ben cübbe ve şalvar giyemiyorum, acaba beni dışlarlar mı?”  gibi tevehhümler son derece yersizdir. Bu meseleyi gelecek makalelerimiz de daha geniş ele alacağız lakin şu kadarını beyan edelim ki camiye gelen her hangi bir kişiye “Nereden geliyorsun? Ne işin var burada?” diye sual edilmez ve herhangi bir çizelge, çetele, kayıt arşivi de yoktur.

Şunu da bilmek gerekir ki tasavvufi cemaatleri ve diğer grupları birbirinden ayırt etmek lazımdır. Zira bunlar birbirinden farklıdır. Mesela bir guruba dâhil olmak istediğiniz de veya yurtlarında kalmak istediğiniz de size gazete ve dergiye abone olmak, kendilerine destek veren yerlerden alışveriş yapmak, bazı organizasyonlar da yer almak, maddi ve fiili destekte bulunmak vb. bazı şartlar koşarlar. Tasavvufi cemaatler de ise “sen bizim camiye geliyorsun, o halde şunu yapacaksın veya şuraya abone olacaksın” diye bir şey söz konusu değildir.

Kısaca Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem)’in ecdadımız aracılığıyla bizlere bıraktığı sormluluklara ve kültürel mirasa sahip çıkarak geleceğe aktarmaya gönül vermiş kişilerdir…