Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Makaleler


Müslümana İlmihal Bilmek Farzdır

Müslümana İlmihal Bilmek Farzdır

Bütün haramlardan sakınmak suretiyle kalbe ait halleri, davranışları bilmek farzdır.

Cömertlik, cimrilik, korkaklık, cesaret, kibir, alçak gönüllülük, iffet, israf, az harcama yapmak suretiyle iktisad etmek ve buna benzer ahlâki konularda da bilgi sahibi olmak farzdır. Zira kibir, cimrilik korkaklık ve israf haramdır.

Bu saydıklarımızı ve bunların zıdlarını bilmeden kendilerinden kaçınmak ve sakınmak mümkün değildir.

Bu sebeple akıl baliğ olmuş her insanın; adı geçen hususlarda bilgi sahibi olması farzdır.

İmam Şehid Nasurud-din Ebu’l Kasım; ahlâk konusunda güzel bir kitap yazmıştır. Her müslüman bu kitabı okumalı ve ezberlemelidir.

Bazı zamanlarda meydana gelen durumlarla ilgli bilgileri öğrenmek ve ezberlemek farzı kifayedir.

Bir memlekette bu bilgileri bilen bazı kimseler bulunursa diğer kimselerden bu farziyet (mecburiyet) düşer.

Şayet bir memlekette meydana gelen meseleler hususunda hiçbir kimse bilgi sahibi olup hüküm veremezse, o beldenin halkı bütünü ile günaha girmiş olur. Yani bütün halk sorumludur. Sorumlu olduğu içinde günaha ortak olmuş olur.

Böyle durumlarda devlet başkanına halk için gerekli olan bilgileri öğrenmelerini emr etmesi farz olur.

Hatta devlet reisi Müslüman ise asıl kendi görevi; tebaasını, halkını bilgi sahibi yapmak mecburiyetinde, sorumluluğundadır. Halkı da zorlar ve temel eğitimi zorla yaptırır. Yani hayat için zaruri olan temel bilgileri zorunlu kılar.

Her zaman kendi nefsi üzerinde meydana gelen davranışlarla ilgili bilgileri öğrenmenin insan için yemek ve içmek gibi lüzumlu olduğuna hüküm verilmiştir.

Hiçbir müslüman bu bilgilerden ayrı düşünülemez. Bazı zamanlarda meydana gelen durumlarla ilgili bilgileri öğrenmekse ilaç gibidir. Bazanda ona son derece muhtaç olunur…

Lakin maalesef günümüzde şer’i ilim tahsil edenlerin sayısı azalarak cehalet ziyadesiyle artmıştır. Müslümanlar bırakın ilim tahsil etmeyi; bu meselenin ehemmiyeti ve hatta farz oluşu konusunda bile büyük bir gaflet içerisindedirler. Halbuki icazen izah ettiğimiz gibi, Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerin mucibince ilim kadın erkek her Müslümana farzdır. Bu farzı eda etmeden ahirete intikal eden Müslümanlar bu farzın terki gereğince itap ve azaba maruz kalmaları tehlikesi mevcuttur. Bu tehlikeden halas olmak için oyun, eğlence ve malayani meşgaleleri bırakıp herkes konum ve hayat şartları mucibince “karınca misali” bu farza yapışması ve nihayetinde ölüm gelmeden önce “Ya Muallim, ya talebe, yada bu iki fırkanın maddi manevi destekçisi ve ilim davasının bir parçası” olmak yolunda boyun kırklığı ve pişmanlık hali üzere tövbe istiğfar ile bu gayede say-u gayret göstermemiz dünya ve ahiret selametimiz için elzemdir.

Bazen da meydana gelen olaylarla ilgili bilgileri öğrenmek bazı zamanlarda ihtiyaç vardır. Cenaze namazı, hasta ziyareti gibi… Allah’ın hükmünden (kazasından) kaçmak mümkün değildir.

Her müslümanın bütün zamanlarda Allah’ı anmak, zikretmek ve ona dua etmekle, yalvarmakla, Kur’an okumak, sadaka vermekle, dünya ve âhiret hayatında belâ ve afetlerden korunması için Allah’tan af ve afiyet dilemek gibi davranışlarla meşgul olması gerekir.

Çünkü sürekli dua ve niyazda bulunan kişi Allah’ın kabulünden mahrum olmaz. Şayet belanın gelmesi takdir edilmişse insana mutlaka isabet eder. Ancak dua sebebiyle Cenab-ı Allah kula, o musibeti savmasını kolaylaştırır. Ona bela ve musibet karşısında sabr etme gücü verir.