Sultan II. Abdülhamid Han’ın Şeyh Mahmud Efendi’ye Gönderdiği Mektup
Osmanlı Devletinin 34. padişahı Sultan II. Abdülhamid Han Hazretleri’nin şeyhi Şeyh Ebu’ş Şâmât Mahmud Efendi’ye yazdığı mektubunu çok ilginç bulacaksınız zira Sultan Abdülhamid mektubunda tarikat vazifelerini aksatmadan yaptığını belirttikten sonra o devirde çıkan gaileler hakkında şeyhi malumat vererek, mektubunu hürmetlerini arz etmek sureti ile bitiriyor;
“Ya Hû! Bismillâhirrahmânirrahîm. O’ndan yardım dilerim. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a; salatların en efdali ve selamların en tamamı Efendimiz, Alemlerin Rabbi’nin Elçisi Muhammed’e, âline ve bütün ashabına, ta Din Günü’ne kadar..
Tarikat-ı aliye-i Şâzeliyye şeyhi, ruha ve hayata feyiz veren, asrın üstadı Şeyh Ebu’ş-Şâmât Mahmud Efendi’ye[1] arizamdır. Salih dualarınızı umarak mübarek ellerinizden öperim.
Takdim-i ihtiramdan sonra arz edeyim ki, 22 Mayıs tarihli mektubunuzu aldım. Sıhhat ve selamette olmanızdan dolayı Mevla’ya hamd ve şükrettim.
Efendim! Allah Teala’nın tevfikiyle, Evrad-ı Şazeliyye’nin kıraatine gece-gündüz devam ediyorum. Daimî surette kalbî dualarınıza muhtaç olduğumu arz ederim.
Bu girişten sonra, zat-ı alinize ve emsaliniz ehl-i semahata ve akl-ı selim sahiplerine, tarihin zimmetindeki bir emanet olarak aşağıdaki mühim meseleyi arz ederim:
Ben, Hilafet-i İslamiyye’yi, başka herhangi bir sebep dolayısıyla değil, “Jön Türkler” adıyla bilinen İttihat Cemiyeti’nin baskı ve tehdidiyle bıraktım; Hilafet’i terke zorlandım, mecbur bırakıldım. Bu İttihatçılar, mukaddes toprak Filistin’de Yahudiler için millî bir devlet kurulmasına muvafakat etmem konusunda ısrar ettiler. (Ancak) bütün ısrarlarına rağmen, bu teklifi kat’î surette kabul etmedim. Nihayet 150 milyon İngiliz altını vaat ettiler. Bu teklifi de kat’î surette reddettim ve kendilerine şu kesin cevabı verdim:
“150 milyon İngiliz altını değil, dünya dolusu altın verseniz, bu teklifinizi asla kabul etmeyeceğim. Ben Millet-i İslamiyye’ye ve Ümmet-i Muhammed’e otuz seneden fazla hizmet ettim. Müslüman atalarımın ve dedelerimin, Osmanlı halifelerinin yüzünü kara çıkarmadım. Bu sebeple teklifinizi kesinlikle kabul etmeyeceğim.”
Bu kat’î cevabımdan sonra hal’im (tahttan indirilmem) konusunda görüş birliği ettiler ve beni Selanik’e göndereceklerini bildirdiler. Bu son teklifi kabul ettim. Mevla’ya hamd ettim ve ediyorum ki, mukaddes toprak Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması teklifinden kaynaklanan ebedî ayıbın lekesini Osmanlı Devleti’ne ve Alem-i İslam’a sürmeyi kabul etmedim.
(Bunun üzerine) olan oldu. Ben bu sebeple tekrar tekrar Allah Teala’ya hamd-ü sena ediyorum. Ve inanıyorum ki, arz ettiğim hususlar, bu önemli mesele(nin iç yüzünün bilinmesi) hususunda yeterlidir. Bununla mektubumu bitiriyorum.
Mübarek ellerinizden öper, ihtiramımın ve bütün dost ve kardeşlere selamımın kabulünü rica ve istirham ederim.
Üstad-ı muazzamım! Sözü uzattım. Ama zat-ı alinizi teferruatlı bilgi sahibi kılma ve sizin de cemaatinizi malumat sahibi kılmanız düşüncesi beni buna itti.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun.
22 Eylül 1329 (1913)
Hâdimü’l-Müslimîn Abdülhamîd b. Abdülmecîd.[2]
Dipnot
[1] II. Abdülhamid hanın Şam’da ikamet eden şeyhi.
[2] Bu mektup Mecelletu’l-Arabî’de neşredildikten (Kuveyt, 1972) sonra Arap aleminde birçok yazar tarafından alıntılanmış. Ben Dr. Seyyid b. Hüseyin el-Affânî’nin Zehru’l-Besâtîn min Mevâkıfi’l-Ulemâ ve’r-Rabbâniyyîn isimli eserinden (III, 8-10) aldım.
Etiketler:abdülhamid, jön türkler, mahmud efendi, şazeli, şeyh, şeyhine mektubu, tasavvuf