Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Mahmudiyye Özel


İstanbul Kültürü / Bedeviyet ve Medeniyete Dair

logoTürk halkı İslamiyet’e olan sadakat ve rikkati ile asırlarca hüsn-ü (güzel) ahlâkı ile temayüz etmiş ve Türk kültürü İslam kaideleri ile yoğurulmuş olması hasebi ile İslam kültürünün en güzel temsilcilerinden biri olmuştur.

Bilhassa İstanbul, ahlak, edep, nezaket, medeniyet beşiği olmuş, ilmin ve irfanın başşehri haline gelmiştir. Günümüzde ise düşman meclislerinin muhtelif (çeşitli) hile ve desiseleri neticelerinde ahlak ve maneviyatı inhitat (çökme) merhalesine getirilmiş ve yine bilhassa İstanbul mazisine kıyas ile bilakis, ahlaksızlık, edepsizlik, kabalık ve bedevi kültürü hâkimiyeti altında kalmış, cehalet ve gaflet marazından (hastalığından) nasibini almıştır.

 “Ah o kadim İstanbul…” diye başlayan cümleler, hepimiz tarafından malumdur. Ekseriyetle yeni nesil olarak hiç de mana veremediğimiz bu cümleleri daha yakından anlayabilmek için birkaç mukayesede bulunalım;

– Bedevi İstanbullu: Kalbi temizdir, vecibelerini yerine getiremiyorsa haklı bir bahanesi vardır (!)
– Medeni İstanbullu: İslam’ın kendisine farz kıldığı mükellefiyetleri bilir ve muktezasınca (gereğince) amel eder.

– Bedevi İstanbullu: Ulema ve Mürşitlere ihtiyacı yoktur, nede olsa oda şadırvan müftüsüdür…
– Medeni İstanbullu: Ulema ve Mürşitlere intisabı, irtibatı ve ihtiramı vardır.

– Bedevi İstanbullu: Kendinden bahsederken “ben var ya ben” diye başlayan cümleleri hiç içtinap etmeden (çekinmeden) sarf edebilir.
– Medeni İstanbullu: Kendinden bahsederken “bendeniz” veya “fakir” der.

– Bedevi İstanbullu: Kendi evine “benim evim”, bir başkasının evine ise “senin ev” der.
– Medeni İstanbullu: Kendi evine “fakirhane”, bir başkasının evine ise “devlethaneleri” der.

– Bedevi İstanbullu: “Anan baban nasıl?” der
– Medeni İstanbullu: “Pederiniz beyefendi, valideniz hanımefendi nasıllar?” der

– Bedevi İstanbullu: Teşekkür kültürü yoktur…
– Medeni İstanbullu: Muhtelif meselelerde tekrar tekrar teşekkürü erdem bilir ve yazılı olarak (mektup, e-mail) ile “Dünkü nazik davetiniz ve ikramlarınız için çok teşekkür ediyorum. Sohbet çok faydalı ve zevkli oldu. Hiç unutamayacağım saatler geçirdim…” veya “Fakirhaneyi lütfedip teşrifinizden dolayı size minnettar ve müteşekkirim…” mealinde mektup yazar.

– Bedevi İstanbullu: Ünlemler ile konuşur “oh, of, çüş, oha, ah, lan, ulan, be, eee, ha, haydi, hı, hey, hişt”
-Medeni İstanbullu: En ziyade istimal ettiği (kullandığı) kelimelerden biri efendimdir. “Nasılsınız efendim? Teşekkür ederim efendim… Saat kaç efendim? Saat beşe çeyrek var efendim…”

– Bedevi İstanbullu: Malumatı ucuz siyaset, futbol vs. malayaniden ileri gitmez.
– Medeni İstanbullu: İslam, kültür, tarih, mimari ve medeniyetler hakkında malumatı vardır.

– Bedevi İstanbullu: Sokağın ortasında şapur şupur, hırs ile yiyip içmek onun için gayet tabidir.
– Medeni İstanbullu: İki öğün yemeği atlamış ve açlıktan başı dönmüş durumda olsa bile, sofraya sakin sakin oturur, sanki hiç aç değilmiş gibi ağır ağır sakin sakin yer. Gözlerini faltaşı, ağzını faraş gibi açıp çılgınca yemez. (İstisna: Bir yerde misafir ise ev sahibine hürmeten istiğnada ölçülü olur.)

– Bedevi İstanbullu: Zevk sahibi değildir, daracık kırmızı pantolon veya ailesinin yanında dahi giyilmeyecek kadar ölçüde açık saçık veya daracık olan kıyafetleri iftihar ile giyer.
– Medeni İstanbullu: Zevk sahibidir, Müslümana, ikamet ettiği bölgenin ve mevsimin iklim şartlarına münasip imkânı nispetinde dikkatli giyinir.

– Bedevi İstanbullu: Balkonuna çırpa çırpa, iç giysilerini herkesin göreceği yere asarak kurutur.
– Medeni İstanbullu: oturduğu evin caddeye veya sokağa bakan balkonuna çamaşır asmaz. Kadın çamaşırlarını başkalarının göreceği yerde kesinlikle kurutmaz

– Bedevi İstanbullu: Sokağın ortasında kahkahalar atabilir, elinde dondurma ile inek gibi yalayarak dolaşabilir.
– Medeni İstanbullu: Herkesin ortasında kahkahalar ile gülmez, mümkün mertebe kahkaha atmaz

– Bedevi İstanbullu: Toplu taşıma vasıtalarında kendi otururken, ayakta dizleri titreyen kendinden 50 yaş büyük teyzeyi görmeye bilir.
– Medeni İstanbullu: Genç İstanbullu toplu taşıma vasıtalarında yaşlılara, çocuklu kadınlara yer verir. Onlar ayakta iken kendisi kesinlikle oturarak seyahat etmez.

– Bedevi İstanbullu: Mahremi olmayan kadın ve kızlarla sanki yakın akrabası gibi muhabbet eder, sorsan “Ne olacak ki! O benim bacım sayılır” der.
– Medeni İstanbullu: Sokak veya caddedeki kadın ve kızlara adres veya başka bir şey sormaz zira ona göre bu çok ayıptır ve laf atmaktır.

– Bedevi İstanbullu: Edebiyat bilmez, garabet ve argo dolu cümleler kurar.
– Medeni İstanbullu: Mutlaka edebiyat bilir. Konuşurken yazarken arada bir edebiyatımızın berceste mısra ve beyitlerini zikr eder. Fuzulî’den, Ziya Paşa’dan, Koca Ragıb Paşa’dan ve daha nicelerinden… Yağcıları, yalakaları, pohpohçuları zemmederken “Meşhurdur ki, fısk ile olmaz cihan harap… Eyler anı müdahane-i âliman harap” beytini sözlerinin arasında bir mücevher gibi oturtur.

– Bedevi İstanbullu: “Geçen falanca yerde İskender kebap bir yemek yedim, üstüne künefe, adamlar bir yapmış…” şeklinde konuşmaktan geri durmaz.
– Medeni İstanbullu: Evde veya dışarıda yediği yemekleri ve tatlıları başkalarına anlatmaz. Çok yakın dostu veya akrabası ise “Evvelki gün çok enteresan bir lokanta keşf ettim, inşallah birlikte gidelim…” şeklinde bahsedebilir.

– Bedevi İstanbullu: Telefon ettiğinde, kaba bir ses ile direk meseleye girer. Numarayı çevirdikten sonra “Ora nere? Numarayı tekrar edin! Kimsin?” gibi aptalca sorular yöneltmez.
– Medeni İstanbullu: İlk defa bir yeri arıyorsa, numarayı çevirir, açılınca hemen, karşı taraf Müslümansa selamün aleyküm, değil ise iyi günler der ve kendini tanıtır “Ben Ahmed Çelebi, Kazım beyefendi (veya bey) ile görüşmek istemiştim…” der.

– Bedevi İstanbullu: Kapının ziline durmadan basar, kapıyı yumruklar veya mümkünse cama vurur.
– Medeni İstanbullu: Kapının zilini bir kere çalar. Aynı anda birkaç kere zile basmaz. Kapı açılmazsa bir iki dakika bekler, tekrar çalar, yine açılmazsa geri döner.

– Bedevi İstanbullu: Yazı yazma, not etme kültürü yoktur, yazısı okunmaz, okurken sıkar veya okuyanı yorar.
– Medeni İstanbullu: Yanında not defteri ve kalem bulundurur ve hüsnü hat bilir.

– Bedevi İstanbullu: Çat kapı ziyarete gider
– Medeni İstanbullu: Randevu almadan ziyarete gitmez.

Devam edecek…

Mahmud Ertürk

Etiketler:, , ,