Sihir V – “Sihrin Hakîkati Vardır” Diyenlerin Delilleri
Medresetul Mahmudiyye ekibine gelen yoğun suallerden dolayı başlattığımız “Sihir” başlıklı yazı dizimize devam ediyoruz… (Yazı dizimizin
önceki makalelerini görüntülemek için tıklayınız)
“Sihrin Hakîkati Vardır” Diyenlerin Delillerinden Bir Kısmı:
- Bir: Sihrin Hakikatinin ve Te’sîrinin Var Olduğunun Âyetten Delîlleri
Birinci Âyet: ‘(Fir’avn’ın sihirbazları) Büyük bir sihir getirdiler (yaptılar)’.[1]
İkinci Âyet: ‘O ikisinden, kişi ile eşi arasını ayıracak şey (sihir) öğreniyorlar’[2]
Kişi ile eşinin ayrılmasına hayâl ve vehim sebeb olamayacağına göre, sihrin hakîkati var.
Üçüncü Âyet: ‘Hâlbuki onlar, onunla (sihirle), Allah’ın izni olmadan hiçbir kimseye zarar veremezler.’[3]
Demek sihir zarar veriyormuş; öyleyse hakîkati var.
Dördüncü Âyet:’De ki, ben durmadan düğümlere üfleyen kadınların şerrinden Allah’a sığınırım.’[4]
- İki: Sihrin Hakîkatinin ve Te’sîrinin Var Olduğunun Sünnetten Delîlleri
Buhârî, Müslim ve Nesâî‘nin rivâyet ettiğine göre, bir Yehûdî, Resûlüllâh sallellâhu aleyhi ve sellem’e sihir yaptı. Bunun üzerine O, birkaç gün hasta oldu. Sonra Cibrîl O’na geldi veYehûdîlerden bir adam sana sihir yaptı, şu kuyuda senin için düğümler yaptı, dedi. Resûlüllâh sallellâhu aleyhi ve sellem hemen adam gönderdi, onu (sihri) çıkardı ve çözdü ve derhal kalktı.[5]
- Üç: Sihr’in Hakîkatinin ve Te’sîrinin Var Olduğunun İcmâ’ Delîli
Sahâbe ve sonradan gelen, Mu’tezile dışındaki âlim ve câhil herkes bu husûsta söz birliği etmişlerdir. Nitekim Seyyid Şerîf Cürcânî Şerh-i Mevâkıf’ta böyle demişti.[6]
“Sihrin Te’sîri Yoktur” Diyenlerin Delîli Var mıdır?
Evet, sihrin olmadığını iddiâ edenler bu bâtıl düşüncelerine dâir delîl olduğunu zannettikleri bir takım şübheler ileri sürmektedirler.
Âyet Delîlleri: “İnsanların gözlerini sihirlediler”[7]“Hemen ipleri değnekleri sihirleriyle yürüyor hayâlini uyandırıyor(du)”[8] “Allah seni insanlardan koruyacaktır.”[9] “(Müşrikler) Sen, sadece büyülenen-lerdensin dediler.”[10] “Sihirbaz nerde olsa umduğuna ermez.”[11]
Sünnet Delîlleri: Sünnet’ten delîlleri olamaz. Âyetlerin nazmı imtihan îcâbı olarak hadîsin tefsîrine muhtâcdır. Hevâlarına ters olan hadîsleri tepeleyince önleri açılıverdi.
Akıl Delîlleri: Şöyle bir akıl yürütmektedirler: Sihirbazların olağanüstülüklere gücü yetseydi, nebîlerin mu’cizelerini tasdîk bâtıl olur, hak bâtıl ile karışır, nebî ile sihirbaz ayrılamazdı. Bunlar imkânsız olduğuna göre sihir diye bir şey olmaması lâzımdır.
- Ehl-i Sünnet Âlimlerinin, Mu’tezile’nin Delîl Zannettikleri Şübhelerine Cevâbı
Allame Teftâzânî kısaca şöyle diyor:
Bir: Eğer “sihir sahîh olsaydı, sihirbazlar bütün nebîlere ve sâlihlere zarar verirlerdi ve kendilerine büyük bir mülk hâsıl olurdu”. Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem nasıl sihirlenmiş olabilir? Hâlbuki Allah celle celâlühû “Allah seni insanlardan koruyacaktır” ve “sihirbaz nerde olsa umduğuna ermez” buyuruyor. Kâfirler Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem büyülenmiş olmakla ayıplamışlardı. Hâlbuki onların yalancılar olduğu kesindir” dense.
Şöyle cevâb veririz: Sihir her asırda ve zamanda bulunmaz, her bir yerde olmaz. Her zaman hükmü geçerli olmaz. Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem insanların onu helâk etmesinden yâhud Nebîliğine zarar vermelerinden korunmuştur. Yoksa bedenine zarar ve acı ulaştırmalarından korunmamıştır. (Nitekim taşlanıp kanı akıtılmış, vurulup dişi kırılmıştır.) Onun büyülenmiş olduğunu söylemekle kâfirler, aklı sihirle yok edilen bir mecnûn olduğunu kast ediyorlardı. (Hâlbuki bunun böyle olduğunda bir tartışma yoktur.
İki: Şâyet, “Mûsâ aleyhisselâm kıssasında, ‘yürüyor zannı uyandırıyor”[12]sihrin hakikatinin olmadığını gösterir. Sihir hayâl uyandırma ve yaldızlamadan başkası değildir”denirse;
Şöyle cevâb veririz: Olabilir ki, onların sihri, o hayâli uyandırmaktır ki o gerçekleşmiştir. Eğer, sûret olduğu, (o anki sihir şeklinde) sihrin eserinin hayâl uyandırma olduğu kabûl edilse, bu, sihrin hiçbir şekilde aslının olmadığını göstermez.[13]
Üç: Mu’cizeyle karışır iddiâsıyla sihrin hakîkatini inkâr etmeye gelince…
Şöyle cevâb veririz: Mu’tezile, Ehl-i Sünnetçe icmâ’ ile kabûl edilen, evliyânın kerâmeti türünden olağanüstülükleri inkâr ederken de aynı iddiâya tutunuyor idi ama nâfile.
Müfessir Âlûsî de bu noktada şöyle diyor: “Nasıl ki melekler insanların hayırlı olanlarına ve ibâdette söz ve fiille Allah’a yaklaşmakta kendilerine benzeyenlerine yardım ederlerse, şeytânlar da aynı şekilde sözde, fiilde, i’tikâdda, habâset ve necâsette kendilerine benzeyen, şerli kimselere yardım ederler. Sihirbaz nebî ve velîden işte bununla ayrılır.”[14]